3 Haziran 2016 Cuma

ÇÖLYAKLA TANIŞMAK

 
  İnsanın aklına gelmeyen başına gelirmiş bizimki de o misal. Eşime teşhis konulana kadar sadece isim olarak duymuştum çölyak hastalığını. Eşim zaman zaman sebepsiz isaller yaşamaya  başlladı. Her isalde doktora gittik. tahliller yapıldı, sonuç çıkmadı. Antibiyotik veren de oldu sadece bağırsak düzenleyici veren de. Ama bu durumun sonu gelmiyordu, periyodik olarak tekrarlamaya başladı bu durum. İsal yaşamadığı bir dönemde doktora gidip durumu anlatmaya karar verdik. Gittik, endoskopi ve kolonoskopi yapılırsa eşimin yaşadığı kronik isallerin sebebini öğrenebileceğimizi söyledi. Yaptırdık, biyopsi sonucu  bir hafta sonra çıktı; ince bağırsakta tahribat vardı. Doktor bir test daha yapacağını, sonra bizi bilgilendireceğini söyledi. Bu durum canımızı sıktı, sürekli tahlil ve tetkik yaptırmaktan yorulmuştuk. Çaresiz son sonucu da bekledik. Bu süreçte bütün kontrollere eşimle birlikte katılmıştım. Teşhisin konulduğu son kontrole gidemedim.

  Teşhis ÇÖLYAK....
   

 Çölyak hastalığı (ya da Gluten Enteropatisi); bağırsaklardaki besin emilimini sağlayan villus denilen yapıların bozulmasına sebep olan ve dolayısıyla da yiyeceklerdeki besinin emilmesini engelleyen ve ince bağırsakta hasarlar oluşturan bir sindirim sistemi hastalığıdır. Çölyak hastası olan kişiler buğdayda arpada çavdarda ve kesin olmamakla birlikte, yulafta bulunan ve gluten olarak adlandırılan bir proteine tahammül edememektedir. Çölyaklı hastalar gluten içeren yiyecekler yediklerinde, onların bağışıklık sistemleri bunu ince bağırsaklara zarar vererek yanıtlar.Yiyeceklerdeki besinler bu villuslardan geçerek kan dolaşımı içine emilirler. Villuslar olmadan kişi; ne kadar yiyecek yerse yesin; beslenemez.Vücudun kendi bağışıklık sistemine zarar vermesinden dolayı çölyak hastalığı oto-immün sistem rahatsızlığı olarak düşünülmektedir. Bununla birlikte, yiyeceklerin emilememesinden dolayı sindirim rahatsızlığı olarak da sınıflandırılabilmektedir.Özellikle çok küçük ve parmak şekline  çok küçük ve parmak şekline benzeyen villus olarak adlandırılan ince bağırsaktaki emilimi sağlayan yapılar kaybolur (düzleşir ve görevini yapamaz hale gelir.)


  Eşimde belirtilerini gördüğümüz için çok şanslıymışız. Bu hastalığı buzdağına benzetiyorlar. Biz görünen kısmıyız çok şükür ama görünmeyen kısmı çok  daha büyük. Hiç belirti vermeden sinsice ilerlediği çok oluyormuş.   Çölyak hastalığında en büyük sıkıntı teşhis konması.Zaten teşhizten sonra hastalık değil bir yaşam biçimine dönüşüyor. İlacı yok tek çare ömür boyu diyet...

  Eşimin bu diyeti yaparken en büyük testekçisi benim. İhe 'de ekmek ve unu satıldığını öğrendik. Ekmek sipariş üzerine getririliyor ilk önce unu aldık. ilk denemelerin pek sonuç vermedi. un hiç kıvam tutmuyordu heryere yapışıyordu. Ekmek yapmaktan vazgeçtim zaten alıyorduk ve fiyatı çok uygundu. Kullandığım malzemelre dikkat ederek et yemeği, sebze yemeği ve pirinç pilavı ve hazır glutensiz ekmekle günleri geçirmeye başladık. Evde çok zorlanmıyorduk açıkçası ama misafirliğe gitmek neredeyse işkenceydi.

  Tabii ki bu konuda sürekli araştırmalar yapmaya devam ediyordum. Glurtensiz tarifler veren siteleri devamlı inceliyordum. Yapamasam bile yapılabilir oluşu umut veriyordu. Bir blogda zamanla una alışacağımızı her şeyi yapabileceğimizi okumuştum. Bu bana imkansız gelmişti. Şuan yapamadığımı ilerde nasıl yapabilirim? pek ihtimal vermemiştim. Şuan bunun ne kadar gerçek olduğunu görüyorum.
Elim alıştı normal unla yapmadığım şeyleri glutensiz unlarla yapabiliyorum. Artık ekmeği de hazır almıyoruz evde yapıyorum. Bazı şeyleri yapıp buzluğa atmak çok kurtarıcı oluyor. Bir yerlere giderken yanıma alıyorum. Çünkü her zaman dışarda yemek yiyecek yer bulamıyoruz.

  İlk etapta işyerine giderken saklama kapları , kavanozlarla yemek koymaya başladım. Eşim de ben de bu konuda zorlandık alışmamız zaman aldı. Şuan çok şükür düzenimiz oturdu. Eski tip çelik sefer tası sorunumuzu çözdü. bir de sırt çantası edindik. Günlük hazırladığım yemeği +1 olarak hazırlayıp bir önceki yemeği yanına koyuyorum. Eşim de sefer tasında ısıtıp yiyor.

 Tarif ararken en çok yaralandığım site Vildan Hanımın  sitesi ;
  http://glutensizmutfak.blogspot.com.tr/

 Şuan en çok yararlandığım ve gözlemlerime göre en aktif facebook grubu;
 https://www.facebook.com/groups/769324789831516/?fref=nf

 Ayrıca "Gluten Scanner" isminde ürünlerin içinde glten olup olmadığını sorgulayabileceiğimiz bir Android uygulaması mevcut.


1 Haziran 2016 Çarşamba

ÇOCUKLUĞUM

Son zamanlarda çocukluğumu düşünüyorum. Duygularımı, yaramazlık tabir edilen davranısşarımı, oyunlarımı, arkadaşlarımı.... Anaokulu zamanlarımı hatırlıyorum. 3,5 yaşında başadım okula. Hiç isteyerek gittiğimi hatırlamıyorum. Her sene başı ikna çabasına girerdik. Parça parça anılarım var, çok net hatırlıyorum.

Sınıfın en küçüğüyüm. Dini eğitim verilen bir kurum. Sureleri ezberletiyorlar. Ezber yapmayı sevmiyorum.Annem beni zorlalamamları hususunda uyarıyor öğretmenleri. Zorla değil oyunla öğrettiklerini merak etmmesini söylüyorlar anneme... 

 Küçük olduğum için kimse benle oynamıyor. Bir çocuk var sessiz, sakin onu da almıyorlar oyunlarına, beraber oynuyoruz.Bugün en yakın arkdaşım, dostum, sırdaşım...

Kırmızı balık gölde şarksıyla bir oyun oynuyoruz, ben kırmızı eşofman giymişim kırmızı balık oluyorum. Çember yapmış çocukların etrafında dönüyorum, mutluyum...  

Yemekhanedeyiz yayla çorbası var hiç içmemişim o güne kadar, içmek istemiyorum. Kireç çorbası bu diyorum içemeyiz:))) Bir çocuk öğretmene ispiyonluyor...  

Son sene gitmiyorum anaokuna . Evdeyim , sokaktayım, mutluyum... 

Oyuncak hayvanlarım var. Oyun kuruyorum onlarla konuşturuyorum...  Legolarla oynadığımı hatırlıyorum... 

Sokak oyunları... Akşam ezanına kadar girmezdik eve.  Bisiklet, dokuz taş, yakar top, aylık, tek kale maç,ortada sıçan, evcilik, isim şehir, kim kiminle nerde ne yapıyor, hikayeler anlatma... şimdilik oynadığımız oyunlardan aklıma gelenler.

Annem sık sık misafir ağırlardı.Biz de giderdik doğal olarak. Misafir çocuklarıyla oynardık. Bazen annelerimizin istemediği şeyler yapardık gizli gizli.  Tabii biz gizli olduğunu sanıyorduk ozamanlar. Misafirlerin yanında özellikle annemin istemediği davranışlar yapardım. Bunu annemin sandığının aksine onu sinir etmek için yapmıyordum. İçimden öyle geliyordu. Nedenini bilmiyorum ama misafir yanında anneler pek kızamıyor o yüzden olabilir. Bunu planlı  yapmadığıma eminim. Oğlum da benzer davranışlar yaptığında bu duygumu hatırlamaya çalışıyorum.

Çocukluğum, en masum yanım. Mutluluğum, kırılganlığım , hüznüm... Bu bir yüzleşme yazısıdır. Devamı gelecek....

Merhaba

Nasıl başlasam ne desem bizim oğlan 4 yaşında oldu. Zaman su gibi akarken hayatımız da bir o kadar değişti. Çocuk yetiştirmeye bakış acım günden güne değişmekte. Eren ilk doğduğunda  ideal çocuk yetiştirmeyi koymuştum kafama devamlı bu konuda okumalar yapıyordum.
Şimdi ise oğlumun kendi olma yolculuğunda ona eşlik etmek niyetim. Tabi bu kadar kolay olmuyor. İçimdeki müdahaleci anneyle mücadele etmek ilk hedefim.Eğitilmesi gereken kişinin oğlum degil de kendim olduğunu düşünüyorum. O zaten yapmak istedikleri konusunda çok net. ben öylemiyim ben hep bir  iç hesaplaşmasıyla karşı karşıyayayım. Önce kendi yolumu çizmeliyim sonra oğlum da kendi yolunu...












30 Ekim 2013 Çarşamba

ŞEKİLLİ EVALAR

  Oğlum bir kaç gün sonra 20 aylık olacak.Biz de ufaktan aktivitelere başlayalım dedik:)) Nurturiadaki bir arkadaşımda görmüştüm bu şekilli evaları. Çok hoşuna gitti.Renk renk, şekil şekil hem de çok uygun.Hemen koştum aldım.Çok güzel aktiviteler yaptık.


    İlk aktivitemizde ben amatör bir resim çizdim.Evaları da resme dahil ettim.Oğlumdan da yerlerine yerleştirmesini istedim. Aslında basit bir yapboz yaptık. Hatta oğlum şekilli evaları gördükçe yapboz deyip durdu.:)






İkinci olarak da boş bir sayfayı üçe böldüm ana renklere boyadım.Bu sefer de şekillerine bakmaksızın renklere göre yerleştirmesini istedim.Biraz yağtı ama bütün evları tamamlamadı. Olsun bize bukadar yeter. Şekilleri yapıştırıröken acaba tek bir renge mi yoğunlaşsaydım diye düşündüm.




Buzdolabına da astık :)


İşte dikkatimizi dağıtan araba etkinlik falan hepsi boş yaşasın araba sürmek:))

25 Ekim 2013 Cuma

ÇEKİLİŞ

  Bugün neşeli oyuncaklar blogunda çekiliş olduğunu gördüm ve bu çekiliş sadece blog sahiplerineydi.İşte bu benim de bir blog  sahibi olduğumu hatırlattı bana:) O yüzden bende yeri ayrı olacak hep kazansam da kazanamasamda.


neselioyuncaklar.blogspot.com/2013/10/5-hediye-cekilisim.html?m=1


YENİDEN MERHABA


           Merhaba;

Neredeyse bir sene olmuş yazı yazmayalı. En son yazdığımda küçücük bir bebekti oğlum. Şimdi tam bir çocuk oldu küçük bebeğim:)( Son cümleyi yazarken gözlerim doldu)

Artık yerinde durmayan arada annesini kızdıran daha çok sevdiren sıcak kanlı tatlı mı tatlı bir çocuk oldu Özgür kuş.Bu zamana kadar ne aşamalardan geçtik ayrı bir yazı konusu.



13 Kasım 2012 Salı

Başbaşa bir gün....

        Eşimle birlikte nezamndır başbaşa birşeyler yapamamaktan şikayetçiydim.Ne zamndır kafaya koymuştum annemlere gittiğimiz bir gün bizim Özgür Kuş'u(Son zamnlar da oğluma böyle sesleniyorum.Kendisi pek özgürlüğüne düşkündür de.) orda bırakıp birşeyler yapmayı.

      En son gittiğimiz de bir kaç gün kaldık. Aslında kalmayı gerktircek kadar uzak bir mesafe değil.Neyse ilk gün öyle böyle geçti.'. gün bakçaklardı ama biryere gitmeleri gerekti. E bozuldum biraz çünkü eve döncektik o gün. Annem "Bugün de kalın yarın bakarız ( evet çoğul konuşuyor çünkü tek başına bakmıyor 2 tane kız kardeşim var. ve oğluma deli oluyolar, oğlum  da onlara)." diyince tekrar gözden geçirdim ve kaldık bir gün daha.

    İşte uzun zamndır beklediğim gün geldi çattı. Bugünü her nekadar uzun zaman beklemiş olsam da yine de gönlüm razı olmadı uzak biryerlere gitmeye.Sonuçta Florya'ya gitmeye kadar verdik. Yeşil ve mavi bana iyi gelir diye düşündüm. Bir de yemek yer döneriz dedik. Trene doğru yürüdük el ele. Normalde evden puset ve bintürlü eşyayla çıktığımız için el ele yürüyemiyorduk. Gerçi yazın buna Ergo Baby'yle çözüm bulmuştuk. O günkü mutluluğum da anlatılmaya değer. Tabi biz şaşkın aşıklar gibi yürüken treni kaçırdık.20 dk kadar ellerimizi bırakmdan bekledik ve sonunda binebildik. Ve sonunda ağaçlar , yeşillik, deniz, güzel bir gün , aşkım ve ben.... Daha ne olsun dimi ama. Yürürken bir grup fotoraflarını çekip çekemeyeceğimizi sordular. Biraz terettüt ettikten sonra kabul ettim acelem yok ne de olsa. Yürüdük yürüdük  ve biraz sonra bir alışveriş merkezi gördük. Acaba yeni yaplan akvaryum bu alışveriş merkezinin için de olabilir miydi? Evet ordaymış, bizde sonradan öğrendik. Önce biraz alışmerkezini gezdik Mclaren arabalar hakkında fikir edindim.Akvayumdan umuzudumuzu kesmiştik ki sağolsun eşim güvenliğe sordu da bulabildik.
    

     Biletlerimizi aldık ve sıraya girdik.Herkesin tek tek fotorafını çekiyorlardı. Fotoraf faslı bitince başaldık gezmeye. Benim en çok dikkatimi çeken vantuz balığı.. Her akvaryumda vardı nerdeyse. Değişik renkli balıklar da vardı tabi.İsimlerini bilmiyorum ama şöyle anlatsam anlarsınız :
    Fenerbahçeli balıklar,Leopar desenli balıklar,kayıp balık nemo balığı,Beyaz ışıklı balıklar,mavi renkli bir balık vardı çok ilginç,her renkten balık, kedi balığı , yılan balığı,olmazsa olmaz köpek balıkları,pek çok değişik deniz hayvanı ve bitkisi...

    Daha yazmadığım pek çok çeşit de görülmeyi bekliyor.Her balıkta farklı bir yüz ifadesi var.İlginç... Birde bu yolculuk esnasında cafelerde mola verebiliyorsunuz.Akvaryum içinde ayrıca mescit olması da ince düşünülmüş bir ayrıntı. Çocuk alanı da var ama biz gittiğimiz de kapalıydı.Acaba sadece doğum günü kutlamarı için mi?

   En son olarak da ısısı ve nemi yağmur ormanlarına göre ayarlanmış bir bölge var. İşte benim de baştan beri görmeyi arzuladığım  piranlar da burda. Timsahlar, zehirli kurbağalar, tarantula ve diğer nehir balıkları da. Şİmdedn söyleyeyim bu kısım da biraz sıkılıyorsunuz hava şartlarından dolayı.
  
  Yani burdan çıktıktan sonra size Mado'da bir dondurma molası verdirtiyor.Mado'da oturuken yan masamız da çocuklu 2 aile vardı. Tabi direk ilgimi çekti. Kadınlardan birisinin çocuğunu masasında oturken emzirmesi cesaret işiydi doğrusu, ben yapamzdım. Fakat hiç kimsenin kötü gözlerle bakmasını  ve ortmamın çocuk dostu olmasını tebrik etmeye değer buldum.
 
  İŞte böyle ortamlar olursa bizde çocukla bir yere gitmekten kormayız belki.....